KURUMSAL
Ahmet ÖZDEMİR Yazarın Tüm Yazıları
Yıl 24 Ağustos 1968 sıcak bir yaz günü acımasız orman talancılarının hunharca giriştikleri orman katliamlarına görevleri gereği dur diyen biri 15 günlük diğeri 20 yıllık kaderin bir araya getirdiği pırıl pırıl iki ORMAN MUHAFAZA MEMURU ’nun Düzce Orman İşletme Müdürlüğü Aksu Orman İşletme Şefliğinde ŞEHİT edilmesi, sermaye çevresinden aldıkları cesaretle yasaları hiçe sayarak, teşkilatı sindirip orman kaçakçılık fiillerini engelsiz sürdürmek için memurları çapraz ateşe alıp 14 lü silahlarla taranmışlar,
faillerin herkes tarafından bilinmesine karşın sanıkların sadece ifadeleri alınıp delil kifayetsizliğinden serbest bırakılmışlardı. Daha önceleri de ölüm, yaralanma, darp, hakaret ve çirkin iftiralara muhatap olmuşuz. Ancak bu son olay biz Orman Muhafaza Memurlarını büsbütün şoke edip bardağı taşıran son damla olmuşdu. Konu çok basit bir olaymış gibi hemen geçiştirilmeye, sadece Şehitlerin geride kalan, feryat figan eden yakınlarına üç beş lira yardım toplanması girişiminden başka bir icraat olmadı. Olay Düzce’de biz Orman Muhafaza Memurlarını bir araya getirmesine vesile oldu.
Gerek devlet yetkililerinden ve gerekse teşkilat büyüklerimizden gereken duyarlılığı göremediğimiz için tepkimizi yasal olmamakla beraber Orman İşletme Müdürlüğü bahçesinde oturma grevi şeklinde başlattık. Bu direnişe civar işletme müdürlüklerinden kitleler halinde Orman Muhafaza Memurları da katıldı. Aramızda komite adı altında seçtiğimiz bir heyet aracılığı ile idareyi, icrayı ve yetkilileri, Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı nezdinde tellerle protesto ettik. Eylemimiz ses getirdi, zamanın milletvekilleri ve idarecileri gelip bizlerle yasal olmayan icraatlarda bulunmamamızı, hareketlerimizin yasaya uygun olması telkin ve tavsiyelerde bulundular. Sorunlarımızın mesleki kuruluşlarımıza iletmemizi, o kanaldan hukuki çözüm aranmasını önermeleri üzerine üyesi bulunduğumuz genel merkezi Ankara’da bulunan Orman Memurları Sendikası ile genel merkezi Susurluk’ta bulunan Orman Muhafaza, Bakım ve Hizmetleri Sendikalarına durumun vahametini ifade eden yardımcı olmaları için telgraflar çektik. Maalesef her iki sendikadan da madden ve manen hiçbir destek bulamadık.
Konuların takibi için Adalet ve içişleri Bakanlığı yetkililerine komite olarak gittiğimizde ise sizlerin resmi kuruluşunuz yok mu? Yoksa bir kuruluş meydana getirin ve öylece resmi kanaldan gelin demeleri üzerine, Aramızda yaptığımız istişareler sonucu bir sendika kuruluşuna gidilmesi kararına varıldı. Ve bugünkü Derneğimizin temeli o gün ŞEHİT kanları ve masum gözyaşları ile yoğrulmuş harçlarla karılıp atıldı.
Sayın Meslektaşlarım yukarıda bugün hepimizin eleştirmekten geri kalmadığımız Derneğimizin kuruluşu anlatılmaktadır. Eminim ki birçok meslektaşımız bu hazin olayı ve akabinde ki gurur veren Orman Muhafaza Memurlarının birlik oluşunu duymamıştır.
O zamanda yapılan bu birlik bugünleri düşündüğümüzde hepimizi kahreden ve bir o kadarda düşündüren bir tablo olarak karşımızda. Gerçekten de mesleği adına içinde meslek onuru taşıyan hepimizi gıpta ettiren ve bir o kadarda bugünlere o birlik ve beraberliğin, o onurlu ve asaletli duruşun zamanla kaybolmasının vicdani sorumluluğu üzerimizdedir.
Düşünelim lütfen o günün şartlarını: Teknolojik gelişmeleri, imkan ve şartları, haberleşme olanakları, maddi durumlar ve buna benzer akla gelebilecek şartları…
Ve hemen günümüzle kıyaslayalım diyeceğim ama sizde takdir edersiniz ki kıyaslanamayacak bir uçurum var...
Dikkatinizi çekmiştir o günlerde de sahip çıkamamış ne kurum, ne sendikalar...Ne gariptir ki bugün de değişmeyen tek gerçek bu …
İste can alıcı soru: Sahip çıkma konusunda Kurum ve sendikalar değişmediğine göre değişen,eğilip bükülen ruhen mutasyona uğrayan kim...???
Elini taşın altına koymayıp elini değil yüreği ve gövdesini koyanları da yarı yolda bırakıp, sırf egolarını tatmin etmek için hizipçilik yapanlar kim??
Hep bir şeyler bahane ederek derneğe sahip çıkmayan, acımasızca eleştiren üç kuruş uğruna o günde sahip çıkmayan sendikalara ruhunu satanlar kim…???
O mücadele ruhunu unutup gölgesinden bile korkan ve onun bunun adamı olmayı tercih edip, Sesimizi duyurmak için yapmaya çalıştığımız her aksiyona ters reaksiyon gösterenler kim??
Oysa ki, kuruluş aşamasında yapılan tüm haksızlıklara karşı cesaretle, edepli ve sarsılmaz inancıyla dik duran Yolbaşçıların kurduğu ve 50 yılı aşkın bir süredir ayakta tuttuğu bir STK nın mirasçılarıyız..
Fakat gelinen noktada, O cesaret ve ruhla kurulan, ülke genelinde ses getiren ve birçok kazanım ve farkındalık oluşturan mücadele ruhunun hakim olduğu Derneğimize ve bunu sağlayan abilerimize sahip çıkamadığımız gibi bir özür borcumuz da var hepimizin….
Neden derseniz….????
Orman Muhafaza Memurluğu mesleğini, el birliği ile yıllardır suya sabuna dokunmayan, zamanın o ruh ve cesaretini kaybetmiş, meslek onurunu yok saymış, sendikaların dolgu malzemesi olmuş, mücadele ruhunu yitirmiş, şahısların çiftliği ve gölgesinde kalan sesi soluğu çıkmayan bir meslek haline getirdiğimiz için....
Bu saatten sonra özür dilemek istesek de devrin yiğit Yolbaşçılarından maalesef kimse kalmadı aramızda. Rabbim yattıkları yerleri nur eylesin.
Büyük Şair Namık Kemal'in de dediği gibi
“Ecdadımızın heybeti mâruf-u cihandır!
Fıtrat değişir sanma! Bu kan yine o kandır.”
Bizler bayrağı devralanlar olarak o ruhu yaşatmak için elimizi her taşın altına koymaya gönüllüyüz. Ancak birşeyler başarmak istiyorsak bunu hep beraber yapmalıyız. Biz biliyoruz ki 24 Ağustos da yaşanan o acının ardından birlik halinde dik durarak derneği kuran ve bu güne taşıyan ruh bu gün de aramızdadır.
Fıtrat değişmemiştir. Bu kan yine o kandır..
Tüm Orman Muhafaza Memurlarını Orman Muhafaza Memurları ve Emeklileri Derneği çatısı altında birleşmeye davet ediyorum..
Saygılarımla..